İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mesleklerin Geleceği – Askerlik

Aslında her şey 6 Ağustos 1945 tarihinde Paul Tibbets adlı bir Birleşik Devletler pilotunun Hiroşima kentine “Little boy” isimli bombayı bırakmasıyla başlamıştı. Bu bomba sadece dünya tarihinde toplu bir şekilde en çok ölümü yaratan bomba olarak kalmamış, artık askerlik mesleğinin geleceğini ve savaşın formunu da tamamen değiştirmişti…

İnsan, var olduğu günden beri onunla beraber var olan olaylardan birisi de hiç şüphesiz ki savaştır. Savaş, geçmişte karşı karşıya gelen iki ordu ve birbirinin gözünün içine bakarak düşmanını yok eden bir formdan günümüzde hiç görmediği yeri bombalayan bir forma girmiş olsa da varlığını insanlığın her neslinde devam ettirmiştir. Ancak savaşın bir zamanlar en önemli aktörü olan askerler bugün sadece savaşın bir yan rolü haline gelmiş ve sadece savaşın sıcak temas kısmında değil ayrıca operatörlük kısmında da kendine yer bulmuştur. Bu nedenle geçmişe ait kayıtlarda orduların ilk nitelikleri asker sayısı iken artık bu sayının günümüzde herhangi bir önemi kalmamıştır. Artık ordular büyüklüğü, ülkelerin geliştirdiği askeri teçhizatlarla ölçülmektedir.

-İktisat Herşeydir

Günümüz dünyası, tarihin hiçbir zamanında olmadığı kadar zengin ve şüphesiz ki bu zenginliği küreselleşmeye borçlu. Ürünler için sınırların olmadığı bir dünyada ise artık savaş zenginliğimiz önündeki gereksiz bir engel.

Askerlik mesleğinin bitmesindeki en önemli etken de küreselleşmenin yarattığı ekonomi. Bugün güçlü devletler inovasyon için para ayırabiliyor ve ordusunu kuvvetlendiriyorsa bu durum onları geleneksel sistemlere sahip ülkelerden bir adım daha öne çıkarıyor. Ayrıca bu durumda düşman tarafı için caydırıcı bir güç doğurarak hiç başlamamış bir çalışmayı da bitiriyor. Daha az insan daha çok teknoloji ve dünyanın dört bir yanından toplanan bilgi ağı ile savaş ve onun en büyük unsuru olan askerlik, tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alıyor. Öyle bir durum ki artık bireysel kullanılacak silahlar daha çok terör örgütlerine veriyor. Askerlik sadece lokal çatışmaları kışkırtmak için kullanılan bir enstrümana dönüşüyor.

Ancak bu haliyle dahi askeri harcamalar devletler için büyük bir külfet. Ülkeler aslında savaşmak için değil caydırıcı bir güç olmak için bu sektöre milyon dolarlar harcıyor. Öyle ki bir zamanlar dünyanın en büyük devletlerinden olan Sovyetler Birliği dahi silahlanma yarışının ekonomisine açtığı yaraların kurbanı olmuştu.

Savaşın bir diğer önemi ise ganimetti. Askerleriniz bir yeri ele geçirdiğinde orada bulunan zenginlik artık sizin olurdu. Ancak bugün dünyanın önemli ticaret merkezlerine fiziksel bir saldırıda bulunsanız dahi hiçbir ganimetin sahibi olamazsınız. Çünkü artık para, somut değil bir soyut bir değişim aracı.

-Teknoloji Gelişim

Günümüzde ulusların askerlerden çok uzun menzilli füzelere, caydırıcı nükleer enerjilere ve düşman ulusları izleyebilecek teknoloji araçlara ihtiyaç var. Dünyada sadece 3. Dünya ülkelerinde savaşlar silah ve nüfus ile yapılıyor. Güçlü devletlerde askerler, sadece savaşın operatörlüğünü üstlenirken onun görevini bir İHA ya da tanklar yapabiliyor. Bu haliyle askerliğin cephelerden çıkıp bilgisayar ekranlarına girdiğini görmek mümkün. Belki de robotların savaşını izleyeceğimiz gelecekte askerlerin savaş alanlarından ofis içlerine çekilerek ekran üzerinden savaştığına şahit olabiliriz. Çünkü var olan İHA’ların yanında artık insansız kara ve deniz araçları da yavaşça kullanılmaya başlıyor. Bunlarda daha vahimi ise ortalıkta bir füze ya da asker görmeden bir anda kendimizi elektriğimizin kesildiği veya banka hesaplarımıza ulaşamadığımız bir siber savaşın içerisinde bulabilme ihtimalimiz.

-Askerlik ve Savaş İnovasyonu

Geçmişten günümüze asker ihtiyacının azalması aslında sadece savaşın formunu değiştirmekle kalmamış, dünyaya yeni şeklini de vermiştir. Bir zamanlar İstanbul’u savaş inovasyonu ile kazanmış devlet aynı şekilde geri kalmıştıgın kurbanı olarak yıkılmıştır. Ordusunu çağının ötesinde makineler ile donatan almanlar ise tek bir ulus olmasına rağmen Avrupa ve dünyada makinelerin gücü ile belli bir süre korku salmıştır.

Bunların hepsi içerisinde belki ülke olarak dünyanın içerisinde bulunduğumuz daha iyi anlayabiliriz. Bir zamanlar savaşın büyüklüğünün asker sayıları ile ölçüldüğü dönemlerde dünya üzerindeki en güçlü devletlerinden birisine sahipken ve hatta savaş inovasyonunda dünyada ilklere imza atarken, gelişen trendleri ıskalamış ve geri kalmıştık. Asker bir millet olarak askerlik defterinin yavaş yavaş kapandığı bir dönemde gücümüzü artık daha inovatif trendlerin peşinden giderek sağlayabiliriz.

Tüm yönleri ile ele alındığında askerlik, artık sıcak çatışmanın bir unsuru olduğu belki de son yüzyılında. Ancak her ne kadar savaş hala günümüzde varlığını devam ettirse dahi artık askeri çatışmalar sadece lokal olarak kalacağa benziyor. Küreselleşen dünyada savaş, ekonomik olarak kimseye bir yarar sağlamıyor. Ve dünya usta Tzu’nun söyleminin doğruluğunu bir kez daha anlıyor.

“Mükemmellik, her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.”

Sun Tzu

Paylaş
Show Buttons
Hide Buttons