İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Zamanlama Sanatının Ustası – Otto Von Bismarck

Geyik için tuzak kurduğum zaman kokuya gelen ilk geyiği avlamam,

Bütün Sürü toplanıncaya kadar beklerim.

İşte zamanlama sanatını bu cümleler ile anlatan, Almanların demir şansölyesi Otto Von Bismarck sadece sıradan bir devlet başkanı olarak tarih sahnesindeki yerini almamış, bölünmüş Alman devletlerini bir imparatorluk olarak toplamıştır.Peki sıradan bir başbakan iken ve çevresinin bu kadar düşmanlar ile çevrildiği bir coğrafya da böyle bir devlet kurabilmek için nasıl bir yol izlemiştir?

Yatırım sabır işidir

Bismarck Prusya parlementosuna vekil olduğunda sadece 32 yaşındaydı. Soylu bir eşe sahip olmasının yanı sıra aristokrat bir aileden geliyordu. Ancak bu avantajlarına rağmen parlemento içerisinde yalnızlık çekiyordu. Bismarck bu şartlar içerisinde parlementosuna egemen olamayan ve zayıf bir liderlik gösteren kral William ile yakınlaşmayı tercih etti. Herkesin güçlü olana yatırım yaptığı bir ortamda Bismarck, yatırımını geleceğe yapacak ve bu ölü yatırım meyvesini 4 yıl sonra verecekti. William krallığı boyunca yanında duran Bismarck’ı bakanı yapacaktı.

Büyük Devlet Hayali

Bismark Prusya’nın kaderinin Avusturya Fransa ve İngiltere kadar güçlü bir devlet olacağına inanıyordu. Hedefleri doğrultusunda önce Danimarka’ya savaş açtı ve Schleswig ve  Holstein bölgelerini aldı.Ancak her şeyden önce Alman devletlerini bir federasyon haline getirmek için tüm baş aktörlere kafa tutması gerektiğine inanıyordu. Bu sebeple kendisine hiçbir zaman denk olarak görülmeyen ve Danimarka savaşındaki müttefiki olan güçlü Avusturya’ya savaş açtı. Almanyayı “Kan ve Kılıç” ile büyütme arzunun bir parçası olan bu karar kral tarafından reddedilse de bir süre sonra Prusya savaşa girdi ve Avusturya’yı yendi. Avusturya karşısında üstün gelen Alman ordusu toprak parçası kazanmak yerine sulh yoluna gitmişti. Bismarck Avusturya ile mücadele etmektense gücünü daha büyük devletlere saklamıştır.

Bismark artık Avrupa içerisinde tehlikeli bir hale gelmişti.  Öyle ki Prusya sürpriz bir şekilde Fransa’ya saldırmış ve Avrupa içerisinde yeni bir yangının fitilini ateşlemişti. Prusya bu savaştan da galip çıkmış, Avrupa içerisinde korkunun yeni adı olmuştu.

Bismarck’ın Değişimi

Alman İmparatorluğu

Fransa ile kazanılan savaş sonucu büyük bir güç odağı haline gelen Prusya, bütün Alman prenslikleri kendisine bağlayarak Alman imparatorluğunu kurdu ve Bismark prens oldu. Ancak bu süreden sonra beklenenin aksine kan ve kılıç prensibi ile fetihler düzenleyen Alman imparatorluğu savaş yaşanabilecek her durumda sulh yoluna gidiyor ve savaştan kaçınıyordu. Savaşın efendisi bir anda barışın mimarı olmuş ve bunun için mücadele etmekteydi. Herkes Bismark’ın değiştiğini düşünüyordu.

Hedefe Varış Noktası

Ancak Bismark hedeflediği amaca ulaşmıştı. O hiçbir zaman Avrupa içerisinde toprak kazanarak dengeleri değiştirmek ve düşman kazanma arzusunda olmamıştı. Sömürgecilik faaliyetlerini bile ikinci plana atarak ülkesinin güvenliğini düşündü. Çünkü onun amacı saldırgan bir Prusya yerine güçlü ve büyük bir Alman imparatorluğu kurmaktı. Somut hedefini sabırla bekledi ve en önemlisi hedefini gerçekleştirdiğinde sınırlarını aşmadı.

Zamanlama sanatında en önemli süreç, doğru zamanda doğru yerde olmanın yanı sıra doğru yerde olduktan sonra burada kalabilmekten geçer. Saldırmayı bilmek kadar bırakmak, sadece amaca gerçekten sadık olduğunda sağlanabilir.

Bismarck, gücünün zirvesinde dahi ana amaçtan hiç kopmadı. Gücünün doruklarındayken geri çekilmesini bildi ve zamanlama sanatında önemli olanın, başlangıç çizgisi kadar bitiş çizgisini de bilmekten geçtiğini gösterdi.

Sabrınızı hiçbir zaman kaybetmeyin, çünkü kapıyı açabilmek için son anahtardır. “

Otto Von Bismarck
Paylaş
Show Buttons
Hide Buttons