Son 2 yüzyılda insanlığın hiç olmadığı kadar hızlı ilerlemesindeki ana unsuru şüphesiz ki teknolojik gelişmelerdir. Teknoloji ve otomasyon ile dünden bugüne geliştirilmiş her ürün, insanın tekelinde olan işleri makinelere devrediyor.Devir işlemi sırasında gözümüze çarpan belki de en belirgin değişim ise otomasyonun, insan ve isteği arasındaki tüm aracı unsurları kaldırıyor olması. Bugün artık bir sözü iletmek için nasıl elçi veya postacıya ya da sadece asansörü kullanmak para ödememiz gereken bir elemana ihtiyacımız yoksa gelecekte de gittiğimiz bir restoranda yemek ile bizim arasında herhangi bir insana ihtiyacımız olmayabilir.
Otomasyon işte tam bu noktada devreye girip birçok alanda olduğu gibi restoran sektörü içerisine de yavaşça dahil olacağa benziyor. İnsanı birçok iletişim kanalı üzerinden kaldırmış teknoloji, yeme-içme sektörü çalışanları için de işlerini ellerinden alabilecek bir tehdit unsuru.
-Robot Restoran
Talep ve arz arasında bir iletişim hattı oluşturan garsonlar da artık teknolojinin gözüne kestirdiği son avlardan biri. Bunun en güzel örneklerinden birisi de robot garsonların yerini aldığı restoran.
Video da görüldüğü gibi artık sipariş vermek için garsonların gözlerini aramak ya da uzaklara el sallamak zorunda değilsiniz. Siz zaten isteğinizi masaya oturduğunuzda ya da masaya oturmadan bile uygulamalarla restorana iletmiş oluyorsunuz. Daha sonra küçük fanuslar içerisinde robotlar yemeğinizi getiriyor ve başka bir robot ise kirlilerinizi topluyor. Bu sistemler elbette ki içerisinde bulunduğumuz dünya için ütopik ve fazla zahmetli görünse de tüm teknoloji ürünlerinde olduğu gibi bir gün bu ürünlerin maliyeti insan çalıştırmanın altına düştüğünde insanoğlunun yerini alacağı aşikar. Peki dünyada çeşitli atılımlar gerçekleşirken bizde durum ne ?
Her ne kadar pastadan bir dilim almış olsak da ülkemiz için bu tarz teknolojilerin gelişimi ilk başta diğer ülkelere göre daha yavaş olacaktır. Kültür olarak sıcak kanlı insanlar olmamız nedeniyle karşımızda bir yapay zekadan çok bir insan görmek istiyoruz. Tıpkı telefonda birkaç tuşa basarak sorunlarımızı çözebilecekken derdimizi insanlara anlatmak için operatöre bağlanma isteğimiz gibi. Ancak uzun vadede her kapalı toplum gibi uyum eşiğini aştıktan sonra bu cihazlarsız yaşayamayacağız. Özellikler Y ve Z kuşağının teknoloji ile olan uyumu göz önüne alındığında zamanla bu tarz teknolojilerin yaygınlaşması kolaylaşacaktır.
-Otomasyon ve Mesleklere Etkisi
Elbette sadece topun ağzında olanlar garsonlar değil. Robotlar tıpkı bugün bir makine içerisinde çay veya kahve yaptığı gibi artık restoranlarda aşçı önlüklerini de giyecek ve o alanda da işsizler ordusu yaratacaktır. Ancak sosyoekonomik durumlar düşünüldüğünde bunlar için biraz daha vakit var.
Bir başka risk grubunda bulunanlar ise kuryeler. Onlarda işlerini gelecekte drone’lara kaptırabilir. Yani artık siparişlerimiz için gözlerimiz, kapının önüne değil gökyüzüne bakabilir. Şapkasından çıkardığı yeni numaralar ile teknoloji, yeme-içme sektöründe çalışanların çok da hazzetmeyeceği bir boyut kazanabilir.
Her şeyin yolunda gittiği bir dünyada teknoloji, hizmet sektörünün içerisine daha çok girmeye devam edecektir.Bugün üpotik ve gereksiz olarak görünen bazı icatlar ise zamanla olmazsa olmaz bir hale gelecek ve bu işleri bir insanın yapmasının gereksiz olduğu düşünülecektir.
Bu otomasyon sistemleri daha emekleme aşamasında ancak her teknolojik gelişimde gördüğümüz gibi bir süre sonra ekipman maliyeti, insan maliyetinden daha ucuz hale gelecek ve firmalar tercihini ekipmandan yana kullanacaktır.
-İki Boyutlu Bir Sorun
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için ise iki boyutlu bir sorun mevcut. Bir tarafından ithalat, diğer tarafında ihracat olan kantarın hangi kefesinde olacağımız aslında bu teknolojilerin ülkemizde yaygınlaşması için en kilit unsuru oluşturacaktır. Farklı teknolojik atılımlarda herkesten önce yelkenlerimizi doldurursak belki ülkenin zenginleşmesi için önemli bir avantaj olabilir. İthal edilmesi durumda ise ciddi bir ekonomik külfet oluşturacaktır.
Daha önemli bir problem ise bu tarz teknolojilerin, nüfus artış hızı ivmeli olarak artan ülkelerde, istihdam sorununu da beraberinde getirmesi. Yaygın kullanım sonrası yerlerine makineler koyduğumuz ve hayatlarını bu işi yaparak kazanmış kişilere nasıl bir ekonomik çözüm üreteceğimiz ise belki de gelecekte makineleşmenin en büyük sorunu olacaktır. Her ne kadar yaşadığımız çağ sanayi devriminin ilk yıllarına benzetilmiş olsa da Endüstri 4.0 ‘ın sanayi devrimine hiç benzemediği acı tecrübelerle öğrenmiş olacağız.
Peki ya siz ne düşünüyorsunuz ? Kısacası artık insan ve arzusu arasındaki her aracı yerini yavaş yavaş teknolojiye bırakacak mı yoksa teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insan iletim ve iletişimde bir obje olmaya devam mı edecek?